1 Eylül 2011 Perşembe













Bali’nin vazgeçilmez lüks parti mekanı Seminyak. Benim için; Asya da gezerken arada bir lüks yerlerde kalmanın keyfi kelimelerle tasvir edilemez ve parayla satın alınamaz. Kuta’dan 30 daika uzaklıkta olan Bali adasının sağ alt kısmında kalan sahil şeridinde bulunan Seminyak'ta kalmak için lüks oteller ve private villalar oldukça elverişli. Gecesi 300 aud kiraladığımız 3 oda bir salon ve açık mutfak, havuz, klima, bahçıvan, en bakıcısı ve her şey dahil olmak üzere ödediğimiz rakam olmakla birlikte deneyim gerçekten bize tavan yaptırdı.

Grant’in Avustralya’dan hafta sonu bize katılmak için gelen arkadaşı Mark ile birlikte ilk gecemizi havuz başında yıldızların altında sohbet ederek geçirdik. Bu ev okadar rahttı ki hepimize özel tuvalet, banyo, üzeri açık duş, kingsize yatak ve evde ekstra ne ararsanız var. Bunlara; dvd, dvd player, plazma TV, bulaşık, çamaşır makinesi,klima ve mutfak malzemeleri de dahil. Sabahları bizim için kahvaltı hazırlayan bakıcımızın (adı Putu) ise hakkı asla yenemez. O kadar insan canlısı, okadar içten ve güzel insanlar ki, bize köydeki evinden hindistancevizi yağı veya chilli getirmek için bir an bile tereddüt etmedi. Üstelik bira istedik bira, çikolata istedik çikolata, küçük çocuklar gibi bizi şımartarak bir dediğimizi iki etmedi.


VILLA, ROOM SERVISE

İşin daha da enteresan kısmı ise SPA dahil yemek servisinin de birebir evinize geliyor olması. Tabi böyle kulağa doğal geliyor ancak, telefonla “9”u tuşladıktan sonra, en az 30dolar tutması suretiyle yemeğinizi sipariş ediyorsunuz, sağ olsunlar 40 dakika içinde evinize pizza fırını ve diğer araç gereçlerle birlikte geliyorlar ve yemeği alenen sizin mutfağınızda evinizde hazırladıktan sonra, Amerikan servisler eşliğinde içkinizi de size ikram ederek servis ediyorlar. Yemek bitene kadar mutfağın bir köşesinde dua eder pozisyonda duran bu çocuğa bolca bahşiş vermeden gönderemedik. İnsan bir yandan müteşekkir olurken diğer yandan da bir garip ekstra hizmet görmüş hissine kapılmadan edemiyor. Yemeklerin lezzeti ise tartışılmaz muhteşemdi. Yunan salatası, 4 peynirli pizza, balkabaklı kuskus, deniz mahsullü salata bunlardan sadece bir kaçı…


KUT DE TA NIGHT &DAY CLUB, SEMINYAK

Herkesin gözde mekanı, lonely Planet’ın dahi tavsiye ettiği bu klübe gelmeden Seminyak’a gelmiş sayılmazsınız. Gündüz başlayan alkol ve müzik, gecenin geç saatlerine kadar süper aktif bir şekilde devam ediyor. Kokteyller, yemekler ve servis muhteşem. Müziğe gelince, bence daha hareketli olabilir, insanları coşturabilirdi ancak belki bir daha ki sefere...


POTATOE HEAD NIGHT CLUB & RESTAURANT

Burası henüz yeni açılan bir yer olmakla beraber, denize sahili ve bir de havuzu bulunuyor. Geceleri her türlü balık çeşidini yemek mümkün. Bunun dışında yine şahane kokteyller ve dünya mutfağının tadına bakmayı unutmayın derim.

Seminyak deneyimimiz oldukça alkollü, pahalı ve bir o kadarda keyifli geçti. Villanın tadını sonuna kadar çıkarttığımıza inanıyorum. Her tatilimiz böyle geçsin dilerim…

25 Ağustos 2011 Perşembe

GILI NAGGU, Next to Lombok

















Lombok adasdının etrafında ne kadar çok Gili ile başlayan ada olduğuna inanamazsınız. Biz de buralara kadar gelip Endonezya’yı gördük sanıyoruz. Kıta o kadar dağınık ve büyük ki, içinde o kadar çok çeşit ada var ki… Bu ülkeye yeniden ve yeniden gelmek şart oldu.

Lombok, Kuta’dan sonra berbat bir shuttle araç ile dağları tepeleri 2.5 saat dangur dungur tırmandıktan sonra ilk durağımız olan bir sahil kasabasında durduk. Burası terk edilmiş bir şehirden ziyade henüz gelişmekte olan küçük bir köye benziyordu. Etrafta ne restoran da de benzeri turistik hiçbir şey neredeyse yok. Koyun bir başında bir de sonunda iki otel bulunuyor. Ha bir de ortalarında henüz yapım aşamasında olan 5 yıldızlı bir spa oteli. Seneye bitmiş olacağını tahmin ediyorum.

Grant ilk bulduğumuz otel de kalmaya razıydı ancak içimdeki ses bana karşıdaki adaya gitmemizi söylüyordu. Otel sahibi bizi botuyla adaya geçirebileceğini söylerken orada kalmak için daha fazla ödeyeceğimizi tekrarlayıp duruyordu. Ancak ben yine de adaya gitmek istiyordum. Biraz kararsız kaldıktan sonra kendimizi botta bulduk. Adaya geçmek belki 15-20 dakika kadar sürmüştü. Bu küçücük adada sadece bir adet otel bulunuyordu.

BUDHIST ISLAND NAGGU
İşin aslını adaya ayak bastıktan sonra öğrendik ki, burada eskiden bir Budist tapınakları varmış ve ada da Budistler yaşıyormuş. Hatta burası bir meditasyon merkeziymiş... Bembeyaz yumuşacık bir kum, rüzgarın ve dalgaların okyanusta yarattığı sonsuz sessizlikten öte adada bir de huzur var. Gerçekten bir şeylerden kaçmak, ya da kendini bulmak isteyenler için bence eşsiz bir mekan.

SHONERKELING WOW
Şnorkel yapmanın güzelliğini kelimelerle ifade edemiyorum. Sanırım fotoğraflar daha anlatıcı olabilir. Rengarenk bu kadar çok balığı hayatım boyunca başka hiçbir yerde görmedim. Deniz dibindeki Koralların estetiği bir yana burada en kısa zamanda reef shark ve kaplumbağa görmeyi hayal ediyorum.


FOOD

Yemekler gayet başarılı. Her çeşit deniz ürünü, uzak doğu ve İtalyan mutfağı, taze meyvelerden shake’ler. Tanrım insan başka ne isteyebilir ki…

ACCOMODATION
Buraya gelen insanların çoğu adaya daha evvelden keşfederek, bir haftalık veya daha uzun süreler boyu burada kalmak için geliyorlar. Zaten rezervasyonsuz yer bulmak pek de kolay olmuyor. Hem klimalı hem de fanlı odalar var. Hepsi birbirinden cici, temiz ve okyanusa bakıyor. Geceleri okyanus sesiyle uyuyup, gündüzleri de güneş doğuşuyla uyanıyorsunuz.

Sabahın ilk ışıklarıyla uyandığımız ilk günde yoga yapmak için kendimize yer ararken, hafif tepe de bulunan Budist tapınağın hala açık olduğunu öğrendik. İçeri ayakkabılarımızı çıkararak girdik. Hemen köşedeki tütsülerden bir tutam yakarak mumları da yanına yerleştirdik. Grant meditasyon yaparken ben de bu huzur dolu ortam da yoga pratiğimi tamamladım. Bu harika seremoninin ardından kahvaltıya indik. Ve içimden her günüm bu şekilde geçmesi için hayatımda ne gibi adımlar atmam gerektiğini bir kez daha ciddi ciddi düşündüm.

24 Ağustos 2011 Çarşamba

TANJUNG AAN



Bu beach te Kuta'nın sağ tarafına doğru ilerleyince karşımıza çoktu.
Çok muhteşem gözüküyor ancak rüzgar saatte 40km hızla esiyor heraldeki ben sadece 30 dakika durabildim... Ucacaktık yoksa..

MAUI BEACH






Miawun Beach'in az ilerisinde bulunuyor. Bu beach lere buraya gelindiğinde harita üzerinden bakarak ulaşmak çok daha kolay...

SELONG BLANAK




Burada yerli kadınlar muhteşem balıklar pişiriyor. Öğle yemeği için ve sörf yapmak için idel bir yer. Neredeyse herkes ya sörf yapmayı yeni öğreniyor da ya da devasa dalgalarla eğleniyor... Hatta dünyanın bir çok kesiminden sörfçü buraya sırf sörf yapmak için geliyor diyebilirim..
Burası da Mawua Beach'ten 20 dakika uzaklıklta.
Bu arada bu beachlere giderken kocaman palmiye ağaçlarının ve pirinç tarlalarının ortasından geçiyorsunuz. Mnazara ve doğanın o nefes kesen kokusu hiç bir şeye değişilmez...

MAIWUN BEACH


Kimsenin olmadığı, bembeyaz yumuşacık kumlarla çevrili Muwua Beach... Kuta'ya saece 30 dakikalık bir mesafede. Ancak yinede buraya gelmek için katettiğimiz delik deşik yol her yiğidin harcı değil. Şahsen yalnız olsam motoru buraya kadar getirmek de güçlük çekebilirdim..

AROUNDA KUTA, LOMBOK







Sabah ilk işimiz 5 USD vererek kiraladığımız manüel motosikletimize 2 USD karşılığında benzin alarak çevre sahilleri keşfe çıkma oldu. Yolların oldukça kötü olduğunu ve motor konusunda deneyimi fazla olmayanların kendini bu macera ve çukur dolu yolculuğa dair uyarmak isterim.
Bunun dışında gezdiğimiz her beach birbirinden yumuşak bembeyaz kumlara sahip olmakla beraber, hem el değmemiş hem de turist popülasyonundan oldukça uzak. Lombok adasının bu kesimi genelde Avustralya’lılar ve dünyanın bir yanından sörf yapmak için gelen birkaç insanı ağırlıyor.
Sanırım Kuta ile ilgili en öne çıkan durum ise; satıcı ve ısrarcı çocuklar. Yaşları ortalama 5-6 arasından olan bu küçük sevimli yaratıklar bazen oldukça yorucu olabiliyor. Sanırım Endonezya’ya geldiğimizden beri en çok alışverişi burada yaptık diyebilirim. Hani pahalı olduğu falanda yok ancak her şeyin el yapımı olması en can alıcı satış noktası.

SASAK VILLAGE, lombok





Lombok adasının %90’ı Müslüman adanın geriye kalan kısmı ise Budistler ve Hindulardan oluşuyor. Bir de bundan seneler önce adaya yerleşen gerçek yerliler yani sasaklar var. Aslında etrafta güdüğümüz tüm maskeler, el de işlenmiş paşminalar ve tüm kumaşların geçmişi bu kültüre dayanıyor. Bugün bile hala evlenirken özel kıyafetler giyiyor ve giydikleri her şeyi de kendileri dikiyorlar. Yolumuz önce tüm bu aşamaları yapan atölyelerden geçti. El emeği göz nuru bu malzemelerin bazen aylar bazen ise haftalar sürdüğünü öğrendik. Elbette turun sonunda köye yardımcı olmak için normalde harcadığımız paranın pazarlık dahil olmak üzere 2 katını harcayarak köyden ayrıldık. Ben ise kendimi çok iyi tutarak sadece anneme bir “runner” almakla yetindim.

ALONG THE WAY TO KUTA, lombok







Sengiggi’den sabahın ilk ışıkları ile ayrıldık. Kendimize Lombok adasını gezmek için ve Ubud’a kadar gidişimizi de karşılaması üzerine 125 dolara özel bir araç tuttuk. Aslında Sengiggi’den Kuta’ya gidiş sadece 1.4 saat sürüyor ancak biz adayı ve yerli halkını daha yakından tanımak için yolumuzu çevre köylerde duraklayarak uzatmaya karar verdik.

Bolca iç kesim bitki örtüsünü ve yerel yaşam tarzlarını gördükten sonraki ilk durağımız çömlekçiler oldu. Bundan 50 sene evvel yemek yemek için yurt dışından malzeme getirecek paraları olmadığı için topraktan mutfak malzemeleri yaparak çıkmışlar yola. Şimdiyse turistlerin ilk uğradığı yerlerden biri olan bu köyün geçim kaynağı elbette sattıkları malzemeler. Bağış olsun diye hem de beğendik diye biz de küçük ağır olmayan bir iki bir şey alıverdik. Bana sorarsanız üzerlerine işledikleri küçük yuvarlaklar bana sadece Aborijinal sanatı çağırıştırıyor. Ama olsun onlarında gönülleri olsun, el emeği çok uğraşıp allah için çok güzel şeyler yaratıyorlar..