26 Eylül 2010 Pazar

UNDER WATER, WITHOUT WATER (broome)























O da ne demek şimdi? Ben de hayatımda ilk defa deneyimlediğim bu durum için aynı tepkiyi verdim. İşin bilimsel boyutuna geçecek olursak, Avustralya’nın en kuzey batı kesiminde her ay sonu dolunay vakti geldiğinde, deniz suları neredeyse 1km kadar çekiliyor. Elbette bu durumu algılamakta güçlük çeken denizaltı yaratıkları, yaşamlarını oldukları yerde sürdürmeye devam ederken yeniden suya kavuşmayı bekliyorlar. Ortalama 2 saat süren bu sürece akşam güneşinin battığı esnada veya gündüz gün doğumu ile eşlik etmek mümkün.

Asla karşınıza ne çıkacağını tahmin bile edemezsiniz… Deniz yıldızları, deniz hıyarları, yüzen kabuklu balıklar, yeterli su olmadığı için yarı zıplayan yarı yüzen balıklar ve daha nicelerine rastlamak mümkün.
Denizin altında yaşayan çimvari bitki örtüsünün üzerinde çıplak ayak yürümek ise pek sağlıklı değil. Olur da benim yaptığım gibi balıklardan birinin üzerine benim yaptığım gibi basıp sinirlendirirseniz, o da zehrini acımadan püskürtür valla geriye… O acı anı ile kramp geçirdiğimi veya ayağımın paralize olduğunu zannettim ancak, zaman zaman tehlikeli sonuçlar doğuran bu durumu zannedersem üzerinde fazla durmayarak atlattım. Diğer yandan etrafta gezinen ve kumun tamamen altına gizlenmemiş olan mavi yengeçleri de eklemeden geçmemeyim. Henüz pek büyümemiş olmasına rağmen bir tanesini bohçamıza atıverdik yemek uğruna…

Okyanusun orta yerine zamanında batmış olan bir geminin parçalarını bulduk. İçimden kim bilir kaç yılında ne çeşit bir efsaneye imza atmıştır bu gemi diye de geçirmeden etmedim.

Bunun dışında balçık şeklindeki kumun üzerinde yürümek hiç de kolay olmadı. Hatta yer yer bataklığı dahi andırıyordu. Ayağınızı attığınız anda bileğinize kadar kuma gömülüyorsunuz, şayet hızlı davranmazsanız bir süre sonra aynı yerde dikilmekten birkaç santim derine doğru yolculuk bile yapabilirsiniz.
Ayrıca, çekilen okyanus suyunun geride bıraktığı kareler de zannedersem fotoğraflanmaya değecek nitelikteydi, bunu kaçırmadığım için kendimi şanslı hissediyorum…

Sevgiyle
Jessie

1 yorum: