Turistik bilindik gezilerden farklı,birkaç günde değil emek vererek hazırlanmış, gerçek deneyimlerin yer aldığı, alışılmışın dışında bilgilere yer veren, görsel zenginliği bol olan, interaktif ve samimi bir gezi portalı. Hiç birşeyin imkansız olmadığının kanıtı, her yolun öyle veya böyle asla geri dönülmez olmadığının simgesi. Gezen gezmeyen, ilgilenen ilgilenmeyen, seven sevmeyen herkesin kendinden bir şeyler bulduğu kaçamak noktası.Dünya sadece sizin etrafınızda dönüyor! Şimdi keşfetme zamanı.
1 Ağustos 2010 Pazar
LITCHFIELD NATIONAL PARK
Aslen bu şahane ulusal park birkaç gün geçirilmeğe değer, muhteşem şelalelerin ve yürüyüş parkurlarının olduğu tropikal bir alan olmasına rağmen bize pek de keyifli anlar yaşatmadı.
Nisan itibariyle güney yarım küre de soğuyan hava nedeniyle, emekli olan tüm Avustralyalıların en uğrak noktalarından biri de elbet Litchfield National Park. Bu durumda görmeden yanından geçip gitmek yakışı kalmayacağından 15km bir ara yol daha alıp parka ulaşmayı başardık. Park yeri bulmak ise ayrı bir sorun oldu ama üzerinde fazla durmadık. Elbette Temmuz ayının kuru sıcağı beni benden alırken, buz gibi gürüldeyen şelaleye atlamaktan beni alıkoyacak bir güç henüz yeryüzünde varlığını sürdürmüyordu. Bu nedenle, tüm tropik sineklere, yanımızdan akıp geçen turistlere ve sıcak havaya rağmen en popüler şelalenin en tepesine kadar çıkıp, buz gibi suyun içinde yüzmeyi başardım. Başardım başarmasına ancak Litchfield hikayem ancak bununla sınırlı kalabildi. Hemen akabinde yola koyulup, kendimizi Darwin’ hazırlamaya devam ettik.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder