








Elbette adaya gelmek öyle kolay olmadı. :)
Öncelikle sabah saat 06.00’Da uyandığımızda artık güneş gözlüklerimin olmadığını fark ettim. Belki otelden birileri değildi el koyan, otelde kalan birileriydi ancak pek de önemi yoktu artık. Yine de küçük bir kriz geçirip, neden böyle şeylerin sürekli başıma geldiğini bir kez daha düşünmeden edemedim. Yani insan için bir madde çok değerliyse onu kullanmamalı mı? Gibi manasız soruları da kendime sormadan edemedim. Bu konuya oldukça takılıyorum ne yalan ancak yapacak bir şey yok. Olan yine benim canım güneş gözlüklerime oldu. Bir bağış yapacak olsam bu kadar gözlük verirdim zaten, daha fazla hediye edemezdim.
Neyse konuya dönecek olursak, her rahat iki insanında yapacağı gibi, bütçe yapmadan suya sabuna dokunmak istemeyince, kaldığınız otelden rica diyorsunuz ve sizin için Gili adasına gidişi ayarlıyorlar. 50 dolar karşılığında aldığımız hizmet, otelden alınıp 1.5 saat kara yolculuğu akabinde bota ulaştırılacak olmaktı. Biz de gözlüklerimi kaybetmenin derin hüznü içinde lobide 06.30’da alınmayı bekliyorduk. Ancak bu bekleyiş onca uzun sürmüştü ki içime kurt düştü. Bir de baktım ki saat 07.30 olmuş. Lobide ki görevli, tüm sempatikliğiyle bana her şeyin yolunda olduğunu, son otel olduğumuzu söyledi ama inanmadım. Nitekim 10 dakika sonra gelip, tur şirketinin bizi almayı unuttuğunu, bizi taksi ile alana göndereceğini ancak bir ödeme yapmayacağımızı söyledi. Fikir kulağa hoş geliyordu ancak geçmiş deneyimlerime dayanarak bundan da hoşlanmadım. Bu sabah hakikatten şahane başlamıştı. İnanmayacaksınız ama yağmur bile yağıyordu. Nitelim taksiye bindik binmesine ama şoför uzun yol gideceği için alacağı ekstra parayı netleştirmeden elbette tam gaz yola çıkmadı. Uzun bir süre 20km hızla yol aldıktan sonra botun kalkmasına 30 kalmıştı ama daha gidilecek 70km ve bolca trafik vardı. Yok hiç stres yapmadım, sağ olsun Grant’te yapmadı. Fotoğraf çekerek, sağı solu inceleyerek 09.00’da kalkması gereken bota 09.40’ta binmeyi başardık. Elbette kimse bizi falan beklememişti, herkes yağmur ve trafik yüzünden geç kalmıştı. Zaten diğer ucuz fiyatları da bu sayede öğrenme fırsatına eriştik. Taksi ise sadece 25dolar tutmuştu. Tabi Endonezya için az buz da değildi.
Şahane araba yolculuğumuzun akabinde 1.5 saatte açık denizde dalgalarla boğuşarak geçirdik.Aslında hiç rahatsız olmadım ama biraz uzun sürdüğünü itiraf etmeliyim. Ha değdi mi? Cevabım kesinlikle evet. Burası çok keyifli, müthiş tropikal, çok cici bir ada..
Şnorkel yapmak ve balıkların o büyülü dünyasından hiç bir efor sarfetmeden, öylece akıntıyla geçip gitmekten daha ne güzel ne olabilir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder