Turistik bilindik gezilerden farklı,birkaç günde değil emek vererek hazırlanmış, gerçek deneyimlerin yer aldığı, alışılmışın dışında bilgilere yer veren, görsel zenginliği bol olan, interaktif ve samimi bir gezi portalı. Hiç birşeyin imkansız olmadığının kanıtı, her yolun öyle veya böyle asla geri dönülmez olmadığının simgesi. Gezen gezmeyen, ilgilenen ilgilenmeyen, seven sevmeyen herkesin kendinden bir şeyler bulduğu kaçamak noktası.Dünya sadece sizin etrafınızda dönüyor! Şimdi keşfetme zamanı.
25 Haziran 2010 Cuma
ADELAIDE
Melbourne’dan yola çıkarak oldukça soğuk bir hava akımının etkisi altına girdiğimi itiraf ediyorum. Serinleyen hava Avustralya’nın efsane botları “UGG”lardan almama neden bile oldu. İşin ilginç yanı ise, ayaklarım sıcak ama diğer her yerim donmuş bir vaziyette yola devam etmek oldu.
Uzunca bir süre medeniyetten uzak kaldıktan sonra Adelaide adlı şehrin insana hiçbir şey vermediğini fark etmem uzun sürmedi. Kasabamsı şehre vardığımız da da bir iki fotoğraf çekmek dışında fazla bir aktivitede bulunmadım.
Elbette Avustralya’ya geldiğim günden beri şu “Hungry Jack” ne menem bir şeydir diye kendi kendime, “bu hamburgeri yemeden buraya gitmeyeceğim” deyip duruyordum. Eh kısmet bu güneymiş. Nacizane Hungry Jack, Avustralya.2nın bir numaralı hamburgercisi oluyor. Elbette Mc Donalds, KFC ve benzeri bilumum fast food türevlerine de burada rastlamak mümkün ancak, Hungry Jack deyince akan sular duruyor. Şayet sorarsanız “Burger King” kadar iyimiydi? Yok vallahi değildi. Ama doydum mu doydum. Bir de sos travması yaşadım. Her nedense ne zaman hamburger yiyecek olsam şu barbekü sos olmadan o patatesler boğazımdan geçmiyor. Demek istediğim odur ki, Adelaide’da değişik bir şey yoktu. Sadece onca yol gittikten sonra bir nevi medeniyet hissi almak adına geçilmesi gereken bir şehir olması dışında elbet.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder