25 Haziran 2010 Cuma

COOBER PEDY “Heaven Of Opals”









Valla cehaletimi mazur görün, bilmeyenlere de yeni bir bilgi olsun; Opal denen bu taşın değerli olduğunu biliyor muydunuz? Peki bu detaydan haberiniz vardıysa, kendisinin toprağın altında yaşam sürdüğünü biliyor muydunuz? Dileyim ki bu bilgiden de haberdardınız, peki ya toprağın altından nasıl çıkartıldığını biliyor muydunuz?
Açıkçası benim bu detayların hiç birisinden haberim yoktu. Ne zaman ki “Coober Pedy” adlı küçük kasabaya ulaştık işte o zaman az daha algılarım açılmaya başladı. Bir kere bu kasaba da herkes neredeyse mağaralarda yaşıyor. Evlerin ön kısmı normal girişi olan bir evi andırırken, içeri doğru ilerledikçe aslında dağ eteğine kurularak kazılmış bir ev olduğunu anlıyorsunuz. Bunun asıl nedeni ise, yılın bu mevsiminden değil ancak yaz zamanı, burası aynı zamanda çölün ortasında yaşam sürülen bir kasaba olduğu için hava şartları oldukça zorlayıcı olabiliyor. Sıcaktan korunma arzusu içinde burada ikamet eden insanlar, çözümü evlerini gölgede tutmak da bulmuşlar.


Bunun dışında herhangi bir Avustralyalının bu kasabaya gelerek kendine iş imkanız yaratması da olukça mümkün ve hatta olası. Bu durumda yapılması gereken tek şey ise; yer altı kazımı için alınacak olan ehliyet. Bunu da posta ofisine giderek 25$ karşılığında 5 dakkada Beşiktaş hesabı hemen halledebiliyorlar. Daha sonra yer üstüne dönerek, derin delikler açmak suretiyle 10 metre kadar yer altına indikten sonra, kendinizin için seçmiş olduğunuz bu alanın opal zenginliği açısından durumunu test ediyorsunuz. Ve şayet bu sizin şanslı gününüz ise bu sefer boyuna kazdığınız çukurun içinde enine ilerlemeye başlıyor ve değerli taşları buluyorsunuz. Bu durumda günde 10.000 dolar da kazanabilirsiniz veya senelerce uğraşıp sadece kendinizi ve ailenizi geçindirecek kadar paraya sahip olup bu kasaba da yaşlanadabilirsiniz. Çoğu Avustralyalının bu mana da kaybedecek fazla bir şeyi olduğunu da sanmıyorum. Ancak diğer yandan kasaba genelinde oldukça fazla Avrupalıya da rastladığımı söylemeliyim. Elbette Yunanistan tarafından göç edenler, taşın işlenmesi kısmına da ilgi duyarak altın ve gümüş sektörüne de el atmış ve takı dizaynları da yapıyor. Diğer yandan ise hali hazır da iş yapan bir iki Pizza restoranı ve Cafe de de çalışan Avrupalılarla sohbet ettiğimi söyleyebilirim.


İşin ilginç yanı ise, bu kazıların arasında yaşamını kaybeden insan sayısı. Yerin altına doğru çılan çukurların eni, normal boyutlarda yaşam süren bir insanı içine alabilecek genişlikte. Bu durumda bu küçük dağ kümelerinin yanında gezintiye çıkmış birkaç insanın da konuşarak yürüdüklerini göz önüne alırsanız kendilerini çukurun içinde bulmaları işten değil. Şaka bir yana, şayet bu çukurlardan birinin içine düşerseniz ve şayet yalnızsanız birinin gelip sizi kurtarma şansı neredeyse sıfıra yakın. Bu nedenle yürürken dikkatli olmakta fayda olabilir gibi geldi bana…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder