28 Mayıs 2010 Cuma

THROUGH “BYRON BAY “ 04.05.2010






Aynı gün yola devam etmek zorunda kaldık. Sabah erken uyanmıştık ve tırmandığımız dağ vücudumuzda ki tüm enerjiyi yiyip bitirmişti. Oysa araba kullanmamız gerekiyordu. Hiç uyanık kalmak için bunca zorlandığımızı hatırlamıyorum. En son “Mullumbimby“ tabelasını görünce en azından durabileceğimizi var saydığımız için az daha dayanma gücüne kavuştuk. Ancak burada “rest area” diye bir şey yoktu, halk tuvaletleri ise oldukça uzaktaydı. Biraz dinlendikten sonra, Mullumbimby ‘de kalmanın bize hiçbir fayda sağlamayacağına karar verip, Byron Bay’e doğru yol almaya karar verdik. Ve 11 km sonra kendimizi Byron Bay’de bulduk.


BYRON BAY, THE CITY
Aman allahım, burası ne kadar da kalabalıktı? Yine yer yüzünde ki tüm turistlerin burada toplanmış olabileceğini düşündüm içimden. Markete girip acil ihtiyaçlarımızı karşıladıktan sonra geceyi sonlandırabileceğimiz bir yerler aradık ancak bulamadık. İnformation Center’a bilgi almak için gittiğimiz de ise pek yardımcı olmadılar. Bazı şehirler de bu sistemin çok iyi işleyip, diğerlerin de ise hiç ilgi göstermeden öylesine uygulandığını düşünüyorum. Bu durumda kendi başımızın çaresine bakmamız gerekiyordu. 11 km kuzeye dönerek, yol kenarında bulunan, genellikle büyük kamyonların dinlenmek için kullandıkları bir alana yanaştık ve kontağımızı kapattık. Akşam olana değin her şey gayet mükemmel gözüküyordu. Hatta hava karardığında gök yüzünde beliren yıldızların berraklığından etkilenmediğimi söylesem yalan olur. Ancak neredeyse 30 dakika sonra başlayan yağmur, sabahın ilk ışıklarına kadar varlığını sürdürdü. Ne de olsa yağmur mevsimindeydik ve Byron Bay’de dahi olsak bu çok doğaldı. Güne uyandığımızda karavanın içinden ilk defa hiç çıkmadan zaman geçirmeye karar verdik. Şayet bu güne İstanbul’da uyanmış olsaydık, yorganımızın altından hiç çıkmadan bütün gün evde film seyretmek isterdik. Ancak Avustralya’da bir karavanın içinde bugün de buna benzer geçebilirdi. Hiç filmimiz olmadığı için belki şanssızdık ancak kitaplarımız ve yazacak milyonlarca deneyemimiz vardı. Ve böylece bugünü miskinlik günü ilan ederek, karavanımızın tadını çıkarttık. Saat 12.30 olduğunda yağmur artık durmuştu. Buz dolabımız ise erimek üzereydi. Yani acilen bir kamp alanına gidip yeniden şarj olmamız gerekiyordu. Biz de hemen harekete geçerek, yola çıktık. Byron Bay diğer şehirlere oranla turistik olduğu gerekçesiyle biraz daha pahalıydı. Bu durumda gecelik 40-45$ aralığında olan fiyatlara razı olmak zorunda kalacaktık. Ancak şehrin az dışına çıkınca 37$ olan şuan bulunduğumuz kamp alanına girmeyi uygun bulduk. Bu gün itibariyle karavan yolculuğumuzun bitmesine tam 30 gün kalmış bulunuyor. Her yere girebilen ve içinde her türlü detayı barındıran küçük evimizi özleyeceğimi şimdiden hissedebiliyorum…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder