24 Şubat 2010 Çarşamba





Ve son durağımızdayız. Saat ne zaman 16.00 oldu hiç hatırlamıyorum. Denizin altında geçen keyifli anlar bana her şeyi unutturdu. Demir attığımız yerde,kaptanımız karpuz ve ananasları itina ile şekilli biçimlerde keserek bize ikram etti. Bu tropikal meyvelerin, insanın ağzını sulandıran tatlarına bayılıyorum. Sanırım en gelişmiş 5 hissimden ilki tat alma duyum olan dilim. Bayıla bayıla yedim. En son buradan uzaklaşmaya başladığımız ve Phuket’ e yaklaştığımız anda üzerimi giyerken kıyafetimin püskülleri bizim şapşal fransızın bacaklarına değimiş olacak ki bana s,nir bir ifadeyle “Nre yapıyorsun ?” dedi. Ah işte o anda artık sigortalarım attı. Ne kadar anladı ve ne anladı söylediklerimden bilmiyorum ama açtım ağzımı yumdum gözümü “You have been talking and fucking my brain since the morning. Now you shot the fuck up. Ok?” Ve sanırım gün boyunca metanetimi koruyamadığım noktaya an itibariyle ulaşmış oluyorum.
O kadar yorgun hissediyoruz ki, sanırım iyi bir deniz mahsüllerinin ardından sıkı bir uyku bizi ancak kendimize getirecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder