6 Şubat 2010 Cumartesi

POKHARA








Bu sabah Kathmandu’daki Manang Otel’deki yataktan kalkmak ne yalan kolay olmadı 07.00 de çalan alarm ile sıcak yataktan soğuk odaya adımımı atar atmaz giyindim. Eşyalarımızı en kısa zamanda toparlayarak 5 saat sürecek olan yolculuğumuza başladık. Yolda Hindistan sınırına giden bir yoldan bile geçtik. Yol boyunca hiç görmediğim kadar devrilen kamyon ve tır gördüm. İşin ilginci öylesine yolun ortasında duruyor oluşlarıydı. Hatta bir tanesi zannedersem baya uzun zamandır oradaydı ki, evi olmayan bir adamcağız yan dönmüş tırın üzerinde yastık yorgan kestiriyordu.

Vardığımızda Saat 14.00’tu artık gerçekten açtık. Bulduğumuz ilk Vietnam restora1nına kendimizi attık. Ve sonunda Hint ve Nepal mutfağı dışında bir tatla karşı karşıyaydık. İçeride gerçekten Vietnamlılar yemek yapıyordu. Bu durumda suchi yemek farz oldu. İlk defa et suchi yedim hayatımda, oldukça lezzetli olduğunu söylemeliyim.

Bu arada otelimizde pek şıktı. Her yerde taştan evler ve yapılar vardı Pokhara’ya özel bir mimarinin olması buraya ayrı bir hava katmış. Otelimizin adı KANTIPUR ve gelinirse tavsiye edilecek otellerden olduğunu söylemek mümkün. Hem hizmet hem de anlayış açısından çok sempatikler. Ancak gene komik bir hikaye yaşamadık değil. Akşam odaya geri döndüğümüz de duş almak istediğim için “do you have hot water right ?” diye bir soru sordum, tabi ki “sure, sure” diye cevap verdiler. 10 dakika sonra kapı çaldı. Gelen otel görevlisinin elinde 2 ayrı kap sıcak su vardı. Hot water deyince çay falan içeceğimizi sandılar herhalde…

PHAWE LAKE
Phawe Lake buranın en önemli doğa harikalarından ve hemen kiraladığımız boat ile göl de ufak bir geziye çıktık. Kayıkçımız pek sempatikti, sürekli şarkı söyleyen 21 yaşında bir çocuk. Bizi çok güldürdü, yaptığı esprilerle. Bir süre ilerleyip botumuzu karaya çektik, hayatımda ilk defa kaydırdığım taşlar bu kadar çok sekerek suyun üstünde dans etti. Göl de miydi yetenek ben de mi yoksa kayan taşlarda mi bilmiyorum ama sayamadığım kadar çokça uzun sürede kayarak batıyordu hemen hemen hepsi. Çocukluğumun en başarılı anına dönmüştüm sanki. Daha sonra göl kenarında yürüyerek ufak bir geziye çıktık ve sanırım yolun sonuna kadarda yürümeyi başardık. Git git bilmeyen bir göl kenarı kentiydi bulunduğumuz.

Akşam yemeğin de ise yine geleneksel Nepal yemeklerinin ve danslarının olduğu bir restorana gittik. Neşeyle dans eden Nepal halkı. İnsan ister istemez neşeleniyor.
Bu gece erken yatmamız gerekiyor. Sabah 05.30’da uyanarak gün doğumunu seyretmeye Sarankgot dağlarına gidiyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder