8 Şubat 2010 Pazartesi

BHUTAN / THE CITY OF PARO







Bizim indiğimiz şehrin adı Paro. Bhutan’daki tek havaalanı olan şehir burası, bu sebepler buraya indik. Burada sadece 35.000 kişi yaşıyor. Asıl başkenti Thimbou. Burayı yarın görme şerefine erişiyoruz. Otel’De hızlı bir öğlen yemeğinden sonra hemen harekete geçtik. Bu arada söylemeden edemeyeceğim, dün annemle günler sonra ilk defa konuşurken bana burada ki sebzeleri sordu. Biz et yememeye özen gösterdiğimiz için, hemen hemen yegane yediğimiz şeyin sebze olduğunu biliyordu. Ancak bu ülkeler ya sebzelerini ikram etmek konusunda cimri ya da gerçekten de bizim ülkemizde çeşit maksimumda. Burada görebildiğim tek sebze; karnabahar, salatalık, fasulye, arada bir babycorn ama çok nadir ve ıyy maalesef yeşil biber. Az bucuktan, çaktırmadan buradakileri yiyorum ama neyse. Annem de biz de çok bulunani yaz kış, salata yemek demeden her şeyin içine karıştırdığımız “patlıcan yokmu?” diye sorunca, ah be dedim canım patlıcan cekti, zaten alinazil falan diye sayıklıyordum bir ara, şimdi bildiğin köz de patlıcan olsa da üzerinde kaşar falan eritip yesem diye düşündüm. Sonrada yuh dedim kendime, sanki her gün Nepal yemeği yiyebiliyormuşum gibi her gün yediğim patlıcan aş eresim tuttu diye. Neyse ki çabuk atlattığımı sanıyordum ama demek ki çok istemişim ki karşıma çıktı. Bhutan’daki otel restoranında öğlen yemeğimiz masaya 10 tabak olarak geldi. Balık yedim yaaa, hem de kızartma. Tadı damağımda kaldı valla. Sonuçta patlıcanların üzeri kırmızı bir tabaka ile kaplıydı ve yağda çok şık kızartılmış olarak mükemmel şekilde masaya geldiler. Noodle, pilav, tavuk (balık varken neden vardı bilmiyorum) ve sebzenin ardından, puding içinde meyvalar geldi ve onu da yedim. Ve Paro yollarındayız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder