3 Şubat 2010 Çarşamba

WATERFALLS IN GOA’S SOUTH










Gece geç yatmış olmamıza rağmen sabah erkenden uyandık ve Goa’da dönemsel yaşayan arkadaşımız ile birlikte kiraladığımız arabaya atlamak suretiyle yola koyulduk. Gideceğimiz yol hiçte kısa değildi, Mapusa üzerinden Old Goa’ya ulaştık. Bir çok eski yapının ve yüzlerce kilisenin arasından geçtikten sonra vardığımız yol sadece kamyonların var olduğu daracık bir yoldu. Sağlamalarımız başarıyla tamamlandı ve az gidip uz gidip sonunda şelalelere bizi çıkartacak 4 çeker ciplerin olduğu alana vardık.

Hava gerçekten çok sıcak bu nedenle, oturduğum yere zannedersem yapıştım. 6 kişilik cipin içinde ilerlerken önce normal yollardan gideceğimizi sanıyordum ancak yolculuğumuz daha sonra safari tadında ilerlemeye başladı. Önce alenen gölün ortasından neredeyse bizim kapıya kadar gelen suları yara yara geçtik. Daha sonra hiç durmadan sallandığımız, bir arabanın geçme ihtimalinin mümkün olmadığı yollardan geçmeye başladık.

En tepeye tırmanana kadar, vahşi birkaç hayvan görmekte mümkün oldu. Muson yağmuru zamanında şuan içinde şapır şupur yüzmekte olduğumuz göl ortalama 20 metre yükseliyor ve her yer sular altında kalıyormuş. Su o kadar temiz ve soğuk ki, ilk girdiğinizde su da kalmak istemiyor, 10 dakika sonra ise sudan çıkmak istemiyorsunuz. En son kendimi kayaların sıcaklığını vücudumda hissedecek şekilde bıraktığımı hatırlıyorum. Suyun gürül gürül akan sesi, bol oksijen ve serinlik gerçekten çok iyi geldi.Ormanın derinliklerine saklanmış bu şelaleler gerçekten görülmeye ve deneyimlenmeye değer.

Yukarı çıkmak ve aşağı inmek ortalama 90 dakika sürdü. Sarsıntılı yolculuğumuz sonunda oldukça acıkmış olduğumuzu itiraf etmeliyim ancak yine yanlış hesaplar sayesinde sanırım uzun süre yemek yemek mümkün olmayacak. Dönüş yolumuz 2.5 saat sürdü. Şehre yaklaştığımız da saat 20.00’ye geliyordu ve hiçbirimiz sabah doğru düzgün bile kahvaltı etmemiştik. Neyse ki son gecemizi gayet organize bir şekilde geçirdik ve ertesi sabah nasıl olsa tren de uyuyacağımızı düşünerek gece uykusuz kalmayı göze aldık.

Tüm her şeyin neredeyse macera tadında ilerliyor olması bazen bana gerçekten yaşadığım hissini veriyor. Diğer zamanlarda hala kendimi kötü hissettiğim zamanlarda annemin bana “palmiye ağaçları ve güze huzurlu bir ada hayal et, güzel şeyler düşün..” diyerek beynimin bana bir takım oyunlar oynadığını sanıyorum. Ortalama 1 aydır yolda olmamıza rağmen hala bana sadece 5 gün olmuş gibi geliyor. Bu duygudan hemen kurtulacağımı ve adapte olacağımı sanıyordum ancak her şey hayal de durduğu gibi olmayadabiliyor bazen.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder