3 Şubat 2010 Çarşamba



Mesela ilginçtir motorun lastiğinin patlak olduğunu fark ettim bu sabah. Normalde bir lastikçiye gidersiniz ve hemen hallederler değil mi? Yok hayır öyle değil. Bir kere motoru ite kaka, zor bela ancak zaten hali hazırda varolan tek benzinciye götürdüm. Ne yapmam gerektiğini sordum? Pompacı da bana şurda lastikçi var, you and wait ( git ve bekle) diye cevap verdi.
Peki gittim. Vanessa’ya haber verdim, zaten otelden yürüme mesafesi olduğu için yanıma geldi. Buraya kadar her şey normal. Arada da saat 10.50 yani henuz yeni uyandık, açız ve restoranlardan gayet uzaktayız. Motorumuza bir an evvel ihtiyacımız var. Hem daha Flee Market’a gideceğiz.
Evet bekle bekle. Dedim bir gariplik var, nereye kadar bekleyeceğiz? Pompacıya tekrar sorduk, nezaman gelecekler? Güzel bir cevap geldi. “at 12.00” “whaaaaaaaaaaaaaat.*” şoktayım. Yani bir dükkan nasıl 12.00’de açılabilir ki? Bu ne rahatlık ya? Ben napcam, lastiği patlayanlar ne yapacaklar? Annemin dediği gibi herhalde patlasınlar orda, lastikçiye ne… Neyse ozaman odaya geri dönelim 1 saat sonra geri gelelim, eh bari ne yapalım…

1 Saat sonra…
Lastikçideyiz. İtina ile lastik yerinden çıktı ancak o nasıl bir patlak bulmak ben bilmiyorum. Benim bildiğin çıkan lastik suya batırılır ve şayet giren çivi falan değil ise ancak böyle bulunur. Tabi nacizane benim lastik ile ilgili engin bilgilerim bu kadardı ancak adam bir zeminin üzerine lastiği koyup bir demir parçası ile üzerine bastırmaya başladı. Biraz zaman aldı ne yalan, tekrar lastiği şişmiş haliyle içeri koymak vs… Sonunda hazırız 50 rupiye lastik tamir oldu.

Gideceğimiz her yere gittik, gezdik, alışveriş yapmamaya çalıştık. Akşam biten pazarın ardından yemek yemeye karar verdik. Bulduğumuz Tibet restoranı oldukça başarılıydı, üstelik internette vardı. Vanessa’nın oldukça işine yaradı. Tabi sonunda hava karardı. Tekrar motora atladık eve dönüp duş alıp çıkmaktı hedef ama hedef çoktan şaşmıştı da bizim sadece haberimiz yoktu. Motora bindik binmesine de nedense rot balans bozulmuşçasına ilerlemek tam bir işkence olmuştu. Evet Lastik gene patlak.
Saat 20.00, takdir edersiniz ki saat 12.00’de açan lastikçiler bu saatte çoktan farklı bir boyuta geçmiş oluyorlar. Ama açık olan bir tane bulacağıma inandım ve yazık ki vanessa’yı yürütmek suretiyle, dengesiz bir biçimde patlak lastiğimle beraber kendimi yollara vurdum.
Her vardığım yer bana başka açık olma ihtimali olan bir lastikçiyi gösterdi. Ah sonunda kaldığımız yere gelince ben pes ettim. Arkadaşımdan bir taksiyle gelmesini de rica ettim. Sağolsun sonra burada bize yol yordam gösteren her şey için yardımcı olan arkadaşımız imdadımıza yetişti de, gidip Vanessa’yı yoldan motoruyla aldı. sonra da beni motoru aldığımız yere götürdü ve açık oldukları için lastiğimizi hallettiler. Ancak siz siz olun Goa’ya gelirseniz bu detayları göz önünde bulundurun.Bazen inanın hayret ediyorum. Akşam gittiğimiz motorcu da ki ufacık 20 yaşındaki çocuğun ayda 100 dolara sabah 10.00’dan akşam 10.00’a kadar hafta da 6 gün boyunca çalıştığına inanamıyorum. Bizim ülkemizde adalet yok sanır hatta fazla mesai yapanlara ekstra ücret verilmediği için kızardım ancak görüyorum ve kim bilir daha neler görüyor olacağım ki çok daha kötü şartlarda ama çok daha mutlu bir şekilde yaşamını sürdüren yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca insan var.
Çocukcağız bana Goa'yı sevdin mi diye sorunca kal geldi. Ve karar vermek için henüz 5 günüm olduğunu söyledim. Burası değişik bir yer, ilk gün insana farklı geliyor, 3 gün sonra daha farklı ve sanırım 10 gün sonra daha da farklı gelecek. Herkes bana 15 gün sonra ancak insan Goa’yı yaşamaya başlayabilir dedi. Belki de tılsımı 15. Gün de ortaya çıkıyordur ancak bizim sadece 12 günümüz var burada. Her şeye rağmen buraya gelmek, burada kalmak ve buradan gitmek her şey gayet güzeldi. Sadece programlamak beklide azıcık hata oldu. Biraz daha alabildiğine uçup gidemedik. Ama bu henüz başlangıç. Kapital den ve alışkanlıklarımızdan kopmak zaman alacak….

Sevgiyle,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder