10 Şubat 2010 Çarşamba

THIMPU – PARO YOLU






Thimpu’da yediğimiz leziz öğlen yemeğinin ardından yine Paro’ya dönmek üzere yoldayız… Her şey buraya kadar harikaydı. Hala da öyle deee, yolda neden bilmiyorum ama o kadar ama o kadar çok çişim geldi ki, sağında solunda ağaç dahi olmayan, dağlarla kaplı bu kara parçasının üzerindeki herhangi bir yere yapabilirdim. Ne zamanki artık gözüm döndü ve tutamayacak hale geldim Namgeyl’e (rehberimize) hiç ama hiç mi mümkün değil yolda bir yerde tuvalet bulma ihtimalimiz diye sordum. 3 saniye düşündükten sonra, benim evimin üzerinden geçeceğiz tuvalet pek iyi değil ama istersen gidebiliriz deyince, ah dedim ya hiç önemi yok, burada doğaya dahi yapabilirim yeter ki yapabileyim deyiverdim. En dayanılmaz tepe noktasına ulaştığımda eve ulaştık. Yürümekte güçlük çekerek Naygel’i takip etmeye başladım. Sokak kapısına benzer bir kapıyı önce anahtar ile açtı. Eve gireceğimizi sanmıştım ama meğersem orası apartmanmış. Aman tanrım merdivenden çıkıyor. Ben ise yürüyemiyorum bile. Kasıklarımda hissettiğim acı anlatılmaz. Zor bela merdivenleri tırmandığımda kapıyı açmakta olduğunu gördüm, neyse ki 1 kattı. Hemen sağdaki tuvalet kapısını açtığında karşımda küçücük bir lavabo ve bir tek musluk vardı. Yani soğuk ve sıcak tercihiniz yok. Uzun ince tuvaletin sonunda bir pencere hemen önünde alaturka tuvalet ve her nasılsa sifon duruyordu. Ama hemen aldanmamak gerek, çünkü çalışmıyordu ve fakat tuvalet kağıdı duvara asılıydı. Yani hem modern hem de eski bir aradaydı tuvalette. Ellerimi yıkayıp kapıya yönelmiştim ki, Namgayle bana tipik Bhutan evini göstermek için eliyle işaret ederek “This is the livingroom” dedi. Orta alanda birkaç berjer ve bir de koltuğun karşısında televizyon duruyordu. Duvarda asılı fotoğraflarda bana ailesini tanıttı. Evde abisi, karısı ve yeğeni ile birlikte yaşıyorlardı. Hemen sonra sadece bir parçacık örtü ile kapalı kapısını kaldırıp bana kendi odasını ve hemen ardından abisi, karısı ve yeğeninin odasını gösterdi. Küçük bir ev, 4 kişi ve kapısı olmayan odalar. Bir diğer “ultarnate room” dediği oda da ise tapınak benzeri bir yapının içinde onlarca budha ve dalay lama resmi vardı. Duvarlarda ise lamaların ve yine budhaların resimleri asılıydı. Etrafta butter lamp’ler (mumlar) ve tütsüler de vardı. Yani burası dua etmek içindi. Şayet olur da bir misafir çıkıp gelirse, bu odada bulunan yer yatağında geceyi geçirebilirdi. Ah çok soğuktu. Değil uyumak, evin içinde oturulmaz bir soğuk vardı. Hemen sonra hızlıca evden çıktık ve Paro’ya doğru yola devam ettik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder