8 Şubat 2010 Pazartesi

BHUTAN




Havaalanından bizi almaya gelen jeep, yollar her şey o kadar temiz ve düzenli ki neredeyse Asya’da olmadığımı sanacağım. Hindistan ile başlayan, kahverengi sisli yolculuğumuz, yerini kristal temizliğinde bir gökyüzüne ve beyaz yeryüzüne bıraktı. Yolun kenarına milimetrik hesaplarla yerleştirilen üçgen şeklindeki ağaçları ve özenle inşa edilmiş geleneksel evleri ile adete büyülendim. Gökyüzünü hiç bu kadar mavi, bulutları hiç bu kadar beyaz görmemiştim. Bir de o rüzgar sesi, nasılda belli kesin soğuğun burayı esir aldığı. Ellerim deki kuruluğa, vücudumun üzerinde duran kuru çatlak tabakaya bir türlü alışamadım. Bu yüzden onlarda bu kadar yağsız ve tüysüzdüler ve onlarda kuruydu hem de kupkuru. Hava kuruydu çünkü. Bol oksijen, sakinlik, huzur… Tüm bu duyguları hissettim bugün. Hiç aceleleri yok kimsenin,sohbet ederek, müzik dinleyerek bomboş yolda araba kullanmakta ne var ki, yolda kimsecikler yok zaten. Şehir de bile yok kimse.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder