16 Ocak 2010 Cumartesi

ERAVLIKUM NATIONAL PARK







Daha sonra yine arabaya bindik ve şimdi Eravlikum, national Park’tayız. Burası dünyanın en iyi parkı olmaya aday bir yermiş. Referansı bu yönde aldığımız için aslında beklentimiz çok yüksekti ama mekan beklentimizi çok karşılamamakla beraber 2695 metre yükseklikte olduğu için, gördüğümüz manzara karşısında etkilenmemek imkansızdı. Bir otobüsün içinde lokal insanlarla birlikte yine virajlı yollardan neredeyse uçurumdan aşağıya yuvarlanma tehlikesi geçirerek, 5 KM boyunca tırmandıkça tırmandık.

Zirveye ulaştığımızda 1km kadar da yürümemiz gerekti. Bu National park Niligiri Tahr’ı korumak için 1975 yılında kurulmuş. Ortalıkta pek vahşi hayvan göremedik yazık ki. Sadece enteresan bir keçi görmek nasip oldu, ona da ulaşmak pek mümkün olmadı ne yalan. Ancak dağların tepesinde toz bulutları oldukça hızlı ilerliyor ve ortama değişik bir ihtişam katıyordu. Lokal insanların bize sürekli “hello, hi” diyerek gözlerini üzerimizden alamaması, erkekler laf atarken, kızların da cilveli bakışlarına maruz kalmamıza neden oluyordu. Hatta fotoğrafımızı çekmek isteyenlere bile poz verdik. Hayatlarının içinde enteresan bir anı oluşturmuş olsak gerek. Bu arada yerel halkın bu parkı görmek için 25 Rupi ödediğini ve bizim ise 200 rupi adam başı ödediğimizi söylemeden geçmiyorum, geçmeyeceğim. Her burayı ziyaret etmek isteyen turist bu kadar zengin olmak zorunda mı anlayamadım. Bir de bize Kamera parası ekleniyor. Fotoğraf makineniz varsa 25 rupi, yok Video Camera’nız var ise 225 rupi ekstra ödüyorsunuz. Damarlarımdaki kan eğer o parayı ödeseydim çekilirdi vallahi. Şimdiye değin zaten oldukça para harcadığımız hissiyle yanıp tutuşan içim ne fotoğraf çekmeden oradan ayrılmaya ne de o parayı vermeye izin vermedi. Ben de makineyi cebime soktuğum gibi devam ettim. Eh devir ekonomi devri değil mi ama? Ona bahşiş ver, buna para ver, kameraya para ver… Bu ne canım 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder