18 Ocak 2010 Pazartesi

KATHAKALI, TRADITIONAL KERALA DANCE





Burada da dans gösterisi vardı. Bu klasik dans 17. Yüzyılın ilk yarısında Kerala’ya özel olarak ortaya çıkmış. Enteresan bir şekilde gösterinin başrolünde oynayacak olan adam tüm elbisesini sahnede önümüzde giydi. Oldukça da teferruatlı bir kostümü vardı. Kat kat giyindi, takılar taktı. Yüzünde makyaj ile oldukça korkunç bir hali vardı. Bu yüzündeki boyalar doğadan elde ediliyormuş. Siyah, kırmızı ve yeşil olmak üzere 3 ayrı renk bulunuyor. Meğer bu dansta oldukça eski yıllara dayanan bir Hint geleneğiymiş. Eski zamanda dans akşam saatinde başlar gün ağırana kadar devam edermiş. Bu dansın özelliği oyuncuların asla konuşmuyor olması ve tüm anlatmak istediklerini beden dili ve yüz ifadesiyle anlatılıyor olması. Eh hal böyle olunca takdir edersiniz ki bu insanlar yüz kasları oldukça gelişmiş. Kadın kılığında olan adamın gözlerini sağa sola ve yukarı aşağıya çıkartma temposa hızlı atmak olan bir kalbin tavan yapma sınıryla eşitti. Adımın gözleri yerinden çıkacak diye ben olduğum yerde ciddi anlamda gerildim. Daha sonradan sahneye teşrif eden kafasında kocaman bir şey olan yüzü boyalı adamın ise sinir havliyle yapacaklarından korkmamak elde değildi. O ifadeyi oan veren o makyaj mıydı yoksa dansın konusu mu bilemiyorum ama çalan müzikle beraber pek huzurlu anlar geçirdiğimi söyleyemeyeceğim. Çünkü davul kılıklı bir alet ile çan görünümünde olan ziller uzun bir zaman aynı tempoyu tuttular. Neyse ki 1 saat sonra bu ilginç gösteri sona erdi. Keyif almadım desem yalan olur ama ilginçti demekten de kendimi alamıyorum.
Bütün bu gösterilerin akabinde kurt gibi acıkmıştık artık ve neredeyse koşar adımlarla kendimizi otel restoranına attık. Tatlı eksi soslu sebze ısmarladık ve noodle. Sosun içinde sebzeleri bulmak zaman aldı ama olsun yine de fena değildi. Bu hareketli geçen günün ardından erkenden uyuya kaldık. Ertesi sabah yolumuz gene uzun, şimdi Alleppy, Backwaters’ları görmeye gidiyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder