5 Ocak 2010 Salı

GÜN IŞIĞINDA ” JAIPUR”



Sabah kalkmak biraz güç oldu, ama bugün hava sıcak. Sıcak derken, soğuk değil yani ve güneş var. Güne güzel başladık, önce otelde ufak bir kahvaltı ettik, sonra backpack mantığından uzak ama herşeye ramen backpack ile yaptığımız yolculuğumuza şöförümüzle devam ediyoruz. Üstelik reberimizde bizim için kalkıp Yeni Delhi’den 5 saatlik otobüs yolcuğu ile JAİPUR’ a geldi.
İlk durağımız “JAL MAHAL” yani, denizin ortasındaki saray oldu. Eskiden birilerinin yaşadığı bu yerde bugün yazıkki kimse yok. Uzaktan çektiğimiz birkaç fotoğraf ile yetinerek, arabamıza bindik.
İlk hedefimiz “AMBER FORD” vardığımız anda tapınağın büyüklüğü ve metrecelerce uzanan yollarına hayran kaldım. Tıpkı çin seddine benziyordu. Bir kesin yukarı fllerin üzerinde çıkarken diğer bir kesim Jeep’lerle yolculuk etmeyi tercih etmekteydi. Tabiki bizde Jeep’le çıkmanın uygun olduğuna karar verdik. 150 Rupi’ye bir tur Guide kiraladık ve işte yukarıdayız. Burada 1den fazla kral yaşamını sürmüş, tapınağın bugünkü haline gelmesi 200 küsür yıl sürmüş. Her gelen kral yeni bir alan inşa ederek, inanılmaz bir yapı yaratmış. Bir kralın resmi eş sayısı 12 iken, resmi olmayan eş sayısı 74, bir diğeri 3kadın ile resmi olarak evliyken diğer kralın 113 tane sevgilisi var. Anlayacağınız hintli erkekler, bol kadınlı yaşama bayılıyorlar. Üstelik tapınağın yazlık ve kışlık odaları var. Havalandırma sisteminin olmadığı bu yıllarda bile, adamlar mimarinin iskeletini öyle güzel yapmışlarki kraliçenin yaz aylarında sıcaktan daralmaması için özel bir sistem üretmişler. Zenginlik ve ihtişam tapınağın heryerindeydi. Bir de bukadar dağların en tepesinde olma nedeni ise gelen düşmanlara karşı hemen siper almak. Tapınağı gezmek neredeyse 2 saatten fazla sürdü. Birçok fotoğraf çektik, yukarıda görebilirsiniz.

" JANTAR MANTAR"
Buraya gelmeyi planladıgımız günden beri, heryerde karışımıza çıkan bu Mantar Jantar'ın ne olduğunu büyük bir merakla öğrenmek için bekledim. En sonunda öğrendimki bu sadece yıldızların, güneşin ve ayın konumuna göre insanların fallarına bakmak için inşa edilmiş olan observatory dedikleri araç olduklarını öğrendik.
Buraya kadar herşey güzel, biraz para verip içeri girince, heykele benzeyen bu yapıların aslında dışarıdan bakan insalar için pekte fazla bişey ifade etmediklerini farkettik. Oldukça estetik birkaç fotoğraf çektik orası kesin ama bu mantar jantar'dan ne anladınız derseniz, inanın söyleyecek tek bir cümlem bile yok. Hatta sanırsam bu mantar jantar muhabettti öyle bir duruma geldiki, Vanessa ile aramızda bir konuşa dili oluşmuş oldu. Nasıl biryer burası sence diye birbirimize sorup, Mantar Janta diye cevap vermeye başladığımız, kendi bilimsel anlamını yitiren ve bizim için nedense komik ve gülünecek olan bir cümle oldu.

Bu Jaipur bize hiç iyi gelmedi, bunu bilir bunu söylerim. ATM'den para çekmemiz gerekti ve zannedersem psikolojimiz bozuldu. Şehir eski ve yeni olmak üzere hiçte ince olmayan çizgilerle birbirinden ayrılıyor. Eh hal böyle olunca, o kaotik trafiğin ortasında kalakaldığımız sırada, güneşte tam camdan içeri vurmuş ve bizi iliklerimize kadar ısıtmışken, şahane dışkı kokularıyla karışan baharat kokusunu atlatmak için yüzümüzü kapatmış ve bu nedenle de nefessiz kalmıştık. Arabadan inmek ayrı zul, araba da kalmak ayrı bir kabus oldu diyebilirim.

ATM 'de yaşadığımız cinnet ise yatsınamaz:)
üstelik içeri bizimle beraber bir de hintli adam girerek yardımcı olmaya çalışmasaydı yanmıştık.
Enter the card
take off the card
no, no...
Enter Pin
Cancel, cancel
Enter again
presss, presss
saving or current,
enter enter
no, no
presss
Aman allahım, o sıcak kutunun içinde geçen 20 dakika bana saatler gibi geldi. Sonunda paramızı çekmiş ve şahane kokan sokağa yeniden kendimizi atmıştık.
Lütfen yemek yiyelim olur mu? ve sonunda o enteresan kalabalık yolun ortasında biyerde arabayı parkedip, lokal bir restorana girdik. Once burada yemek yiyemeyeceğimizi düşündüm. Sonra, ytukarıda menusu aşağıya oranla daha pahalı olan lokantanın içinden ayrılmış, sessiz ve kendi çapında elitist bir alana geldik. Sanırım şimdiye kadar yediğimiz en ucuz yemekti, zannedersem 4 dolar civarı bir para bile vermedik. Metal bir tepsinin üzerinde küçük kaseler vardı. Kaselerin herbirinde de başka bir tat. Biri yoğurtu bir tat, diğeri pirinç tadında iken, bri diğeri feci bahartlı bir sebzeyi andırıyor, öteki ise tatsız peynir kılıklı bişeydi.. Gerçekten de çok lezeetliydi...
Lokantadan çıktıktan sonra, sokağa tekrar baktık ve buraya 1 dakika daha dayanamayacağımızı farkettik. Lütfen bizi sessiz bir yere götürün.
Saatler süren trafiğin içinden çıktıktan sonra, gerçekten tek kelimeyle muhteşem bir tapınağa geldik. Burada zannedersem sadece maymunlar ve bir de inlerinden hiç çıkmayan monklar yaşıyor. En tepeye kadar tırmandık, manzara ve huzur anlatılmaz yaşanırdı. Az olsun fotoğraflar ile tasvir edebilirsem ne mutlu bana.
Yukarı çıktıkça, perkusyon sesleri ve dualar yükselmeye başladı. Sonunda harika bir yerdeydik, burası Jaipur olamazdı bence ama gerçektende öyledi. En tepeden tüm şehri görmekte mümkğndü. Ardı ardına evler, yapılar, insanlar, çarpık kent ve üzerinde bulunan puslu duman. İşte Hindistan'ın gerçeği. Yarın Udaipur'a geçiyoruz. Sabah 07.00 de yola çıkacağız Ortalama 8 saatlik bir yolculuk bizi bekliyor.
yeni haberlerle görüşmek üzere...
Şimdilik hoşçakalın...

1 yorum:

  1. Canım küçüğüm,
    Ne güzel ve akıcı anlatıyorsun bitanem, seninle berabe geziyor gibiyim..:))) ve fotoğraflar da harika, rengarenkler.. çok öpüyorum birtanem,
    betsy

    YanıtlaSil