19 Ocak 2010 Salı

FINALLY KOVALAM




Bugün Alleppey’den Kovalama gelmek ortalama 3.5 saat sürdü. Yol boyunca, yola bakmamak için kendimi zor tuttum ama çok başaralı da olamadım. İki şeritli yolun bizim tarafımızdan akan kısmında en solda motorlar, hemen yanında rikşa’lar (motor kılıklı üstü kapalı, 3 tekerlekli arabalar) ve onun yanında da biz ama şeridin yarım üzerinden gidiyoruz. Aynı durum geliş yönünde de mevcuttu. Kamyonlar da cabası… Kimse kimseye çarpmıyor bu bir gerçek. Kaza oranı oldukça düşük ancak yol boyunca yüreğim hop oturup hop kalktı. Hayatımı kurtaran vakumlu kulaklıklarım olmasa ben bitmiştim. Bir nedeni olsun olmasın çalan kornalar bisüre sonra anlamını yitirdiği için kakafoniden öteye gitmiyor.
İlgimizi çeken başka şeyler de var elbet. Geçen gün otelde yemek yerken, camı saatlerce silmeye çalışıp üzerinden lekelerden bir türlü kurtulamayan zavallı görevliye takıldı gözümüz. Acaba burada cam sil yok mudur? Dedim Vanessa’ya. Herhalde henüz o kısma gelmediler. Sonra konuşurken aslında buranın bir çok iş alanı için oldukça uygun bir yer olduğuna karar verdik. Vanessa’nın dahiyane fikri beni gülmekten yerlere yatırdı. Kendiliğinden sürekli korna çalan bir sistemi arabalara yerleştirmek gerçek anlamda Hintlileri oldukça büyük bir dertten kurtarabilirdi. Ancak akşam vakti olunca zaten gürültülü olan şehrin nasıl bir hal alacağını hayal edemedik.

Sohbet ile geçen yolumuz bittiğinde anlamsız daracık bir takım yollara girdik. Hayır dedim içimden, otelimiz burada olamaz. Yok olamaz ben burada kalmam. Etrafımız köy evleri ile sarılmıştı, yol diye bir şeyin üzerinden geçmiyorduk, orası topraktan daracık bir alandı sadece. Yolsa insanlar yürüyünce arabaya geçecek bir yer kalmıyordu. Şaşkın gözlerle Vanessa’ya bakmaya devam ettim, artık sokağa bakamıyordum. Hayal perest idealist arkadaşım, hayal et dedi bana “Bir adanın ortasına, etrafı palmiye ağaçları ile çevrili bir otel” evet dedim önünde de kumsal var. Kuşlar uçuyor. Ve yol genişledi. Karşımıza Country Spa Wellness Beach Resort. Hayal ettiğimize yakın bir yer çıktığı kesindi. Evet 4 tarafı denizlerle çevrili değildi ama odamızın deniz manzarası vardı. Otel’de ayurvedik spa, jakuzi ve aynı zamanda 2 açık havuz da vardı. Üstelik içeride kimse de yoktu. Hah yeniden cennetteydik. Bunca yorgunluğun üzerine bunu hak etmiştik. Odamızda klimamız, kıyafetlerimiz laundry yapabilme ihtimalimiz her şey harikaydı.

Yine değişiklik olarak acıkmıştık. Ben bu sefer restorandan çok ümitliydim. Aman tanrım Mantarlı ve beşamel soslu spagetti’mi? Evet evet. İstiyorum, yiyelim lütfen açım. Ve bir de sebzeli spring roll. Hmmm her şey şimdi mükemmel oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder