16 Mart 2010 Salı

FLOATHING VILLAGES 12.03.2010





Güne güzel başladık. Uykumuzu almış zinde bir şekilde kalktık. Çok istedik kahvaltı edebilmeyi ama yok mümkün olmadı. Sabah sabah Khamer kahvaltısı ile domuz veya et yemek hiç bize göre değildi. Ama etraftaki tüm restoranlar da yemek yiyen ahali dümdüz Noodle soop’lara dalmış, akşam yemeği yer gibi sabah kahvaltısı ediyordu. Hava da aşırı nem ve sıcaklık tarifi edilmez bir haldeydi. Bu durumda yürümek de kolay olmasa gerekti ama çare yoktu, ne yapacaktık ya aç mı kalacaktık?


Star Supermarket sağ olsun, soğuk bir kahveyi içmeyi başardık. Yemek konusunu hiç konuşmayalım. Orada bulduğum açma kılıklı bol yağlı bir şeyi sırf yemek olsun diye mideme indirdim. Ve artık vakit gelmişti. Dün gece bize şehir turu attıran tuktuk’çu çocukcağız bizi almaya geldi. Gün boyunca bizi gezdireceğini söylemişti ve bunun için 15 dolar istiyordu. Makuldu heralde. Rayici bilmediğimizden elbette kabul ettik. Artık Avrupa ve Türk mantığından tamamen uzak, ülkeleri kendi yerel konum ve durumlarına göre değerlendiriyorduk. Burada bir kişinin ay da 100 dolar kazanarak yaşamını sürdürdüğünü göz önüne alırsanız aslında 1 günde 15 dolar oldukça iyi bir para ediyordu. Zaten kimsenin ekmeğinde de gözümüz yoktu, biz sadece kazıklanmak istemiyorduk. Ama istemiyorduk ya işte, orada yapıyorduk hatayı. İstemedikçe biz, alenen kazıklanıyorduk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder