Turistik bilindik gezilerden farklı,birkaç günde değil emek vererek hazırlanmış, gerçek deneyimlerin yer aldığı, alışılmışın dışında bilgilere yer veren, görsel zenginliği bol olan, interaktif ve samimi bir gezi portalı. Hiç birşeyin imkansız olmadığının kanıtı, her yolun öyle veya böyle asla geri dönülmez olmadığının simgesi. Gezen gezmeyen, ilgilenen ilgilenmeyen, seven sevmeyen herkesin kendinden bir şeyler bulduğu kaçamak noktası.Dünya sadece sizin etrafınızda dönüyor! Şimdi keşfetme zamanı.
16 Mart 2010 Salı
FLOATHING VILLAGES 12.03.2010
Güne güzel başladık. Uykumuzu almış zinde bir şekilde kalktık. Çok istedik kahvaltı edebilmeyi ama yok mümkün olmadı. Sabah sabah Khamer kahvaltısı ile domuz veya et yemek hiç bize göre değildi. Ama etraftaki tüm restoranlar da yemek yiyen ahali dümdüz Noodle soop’lara dalmış, akşam yemeği yer gibi sabah kahvaltısı ediyordu. Hava da aşırı nem ve sıcaklık tarifi edilmez bir haldeydi. Bu durumda yürümek de kolay olmasa gerekti ama çare yoktu, ne yapacaktık ya aç mı kalacaktık?
Star Supermarket sağ olsun, soğuk bir kahveyi içmeyi başardık. Yemek konusunu hiç konuşmayalım. Orada bulduğum açma kılıklı bol yağlı bir şeyi sırf yemek olsun diye mideme indirdim. Ve artık vakit gelmişti. Dün gece bize şehir turu attıran tuktuk’çu çocukcağız bizi almaya geldi. Gün boyunca bizi gezdireceğini söylemişti ve bunun için 15 dolar istiyordu. Makuldu heralde. Rayici bilmediğimizden elbette kabul ettik. Artık Avrupa ve Türk mantığından tamamen uzak, ülkeleri kendi yerel konum ve durumlarına göre değerlendiriyorduk. Burada bir kişinin ay da 100 dolar kazanarak yaşamını sürdürdüğünü göz önüne alırsanız aslında 1 günde 15 dolar oldukça iyi bir para ediyordu. Zaten kimsenin ekmeğinde de gözümüz yoktu, biz sadece kazıklanmak istemiyorduk. Ama istemiyorduk ya işte, orada yapıyorduk hatayı. İstemedikçe biz, alenen kazıklanıyorduk.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder