22 Mart 2010 Pazartesi

KILLING FIELDS







Phom Penh’e gitme nedenlerimizin biri de bu çılgın katliamın yer aldığı bölgeleri görmekti elbette.

İlk hedefimiz olan, savaştan geriye kalan tüm ölü iskeletlerinin saklandığı ve gelecek nesillere Kamboçya’da yaşan bu acı dolu senelerin unutulmamasını sağlaması için inşa edilen anıta geldik. Girişe sadece 2 $ ödedik ve rehber almak için ise içimizden ne geliyorsa vermemizi söylediler.

Anıt neredeyse kutsal bir alan gibi algılanıyor. İçeri girmek için ayakkabılarınızı mutlaka kapının önüne çıkartmanız gerekiyor. Bu anıt bir çok kattan oluşuyor, en altta Khmer Rouge rejimi yüzünden yakılan ve toplanan tüm renkli elbise ve kıyafetleri görmek mümkün. Hemen üzerinde ki katmanda ise savaşta can veren insanların kafa tasları bulunuyor. Ve onun üzerinde bacak, kol, el ve vücutta bulunan diğer kemikleri muhafaza ediyorlar.

Anıtı yaparken insan kalıntılarını bu şekilde sergilemek bir çok kişi tarafından tepkiyle karşılanmış. Budist inançlarını uygulamak ve bedenleri yakmak isteyen aileler olmuş. Ancak yaşanan bu felaketin sonsuza dek tüm dünyaya ibret olması adına sonunda sergilenmesine ulusça ikna olmuşlar.

Bu geldiğimiz alan eski bir Orchard olarak inşa edilmiş. Bu alanda eskiden bitkiler yetiştiriyorlarmış. Daha sonra Pol Pot rejiminin başa gelmesiyle burayı büyük mezarlıklar olarak kullanmaya başlamışlar. Neredeyse tüm alanı kaplayan küçük 10-12 kişilik çukurlar ve etrafa yayılmış olan, 100, 200 ve 400 kişilik çukurlar kazılmış. Şuan bile yürüdüğümüz alanda hala bir takım insan iskeletlerinin var olduğu söyleniyor.

Savaş bittikten sonra, uzun bir süre boyunca Kamboçya halkı buraya gelerek üzüntü ve acılarını bastırmak için etrafı yerle bir etmiş. Her seferinde anıtı korumak için yeniden inşa etmişler.

Bu savaş esnasında 2.2 milyon Kamboçyalının yanı sıra 9 Avrupalı gazeteci de yaşamlarını bu kamplarda yitirmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder