Açıkçası Koh Samui’den sonra Gulf Denizi ile ilgili beklentilerimi oldukça düşmüştü. Sanırım turist gibi gezmekten ve en çok turist gibi ziyarete gelenlerin bulunduğu yerlerden hiç hoşlanmadığımı şimdi daha iyi anlıyorum. Nedense tatile giderken o kısıtlı kısacık zamanın içine sığdıralım diye tur rehberleri sizi çoğunlukla yerel yaşamdan uzak ama bir şekil gittiğiniz ülkenin kültürünü tanıttığına inandıkları popüler yerlere götürürler. Oysa bana benzeyen ve bambaşka diller konuşan kendi halindeki binlerce insan yerine ben 3-5 halktan insanlara günlük yaşamlarında eşlik etmeyi çok daha fazla arzu ediyormuşum meğer. İlginç ki bunu ancak şimdi özümseyebiliyorum. Biliyorum bir şeyler değişiyor, değişmiyorsa bile netleşiyor. Bu durumda Ko Phangan hem “Hippy İsland” ismiyle beni bir yandan cezp ederken diğer yandan da parti kültürü havasından dolayı ürkütüyordu. Biliyordum ki o şekilde partileyen gençlik kafasından yıllarca önce kopmuştum. Ancak diğer yandan alakasız bir kalabalığa neden eşlik ettiğimi bilmeden dahi eşlik edeceğimden de yüzde bin emindim. Bu ada “Full Moon ve Half Moon Party” leriyle oldukça meşhur… Gerçekten de bundan 5-6 sene evvel efsane partilere ev sahipliği yaptığı bir çok insan tarafından hala konuşuluyor. Şimdi ise söz de yüksek polis kontrolünde dünyanın dört bir yanından gelen gençleri ağırlıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder