Turistik bilindik gezilerden farklı,birkaç günde değil emek vererek hazırlanmış, gerçek deneyimlerin yer aldığı, alışılmışın dışında bilgilere yer veren, görsel zenginliği bol olan, interaktif ve samimi bir gezi portalı. Hiç birşeyin imkansız olmadığının kanıtı, her yolun öyle veya böyle asla geri dönülmez olmadığının simgesi. Gezen gezmeyen, ilgilenen ilgilenmeyen, seven sevmeyen herkesin kendinden bir şeyler bulduğu kaçamak noktası.Dünya sadece sizin etrafınızda dönüyor! Şimdi keşfetme zamanı.
3 Nisan 2010 Cumartesi
AROUND PAI "POM BOK WATERFALL"
15-20 km ilerledikten sonra, yolun kenarında bulunan Latin harfleri ile yazılı tabelayı görünce, toprak yolu kaçırmamak için büyük bir çaba sarf ettim. Neyse ki sağ salim aralıktan o felaket yola girmeyi başardık. Az ileride motoru terk edebileceğimiz hafif ağaçlık gölge bir alan bulunuyordu. Kafamızı kaldırdığımızda ise gözüken ufacık bir su birikintisine yine şelale deyip, bizi buraya yönlendirmiş olan Tay halkında inceden giydirmeden edemedik. Ama belki de haklarını yememek lazımdı, az ileride yukarıya tırmanan bambudan yapılmış şahane merdivenler ve hemen akabinde gözüken, kendinden geçmiş köprü sanırım bizi asıl şelaleye götürecek olan yoldu. Nitekim iç güdülerimiz bizi haklı çıkardı ve bizden önce olay mekanına yerleşmiş birilerini rahatsız etmeyi başardık. Ufak ve kaygan taşların üzerinde atlayarak akan suya yakınlaşmaya çalıştık, etrafta ki kayaların rüzgar ve su akıntısından oluşturdukları mağaralar, girinti ve çıkıntılar, esen rüzgar, o gölgelik serin alan ve şelaleden akan suyun soğukluğu azıcık rahatlamamızı sonunda sağlamıştı. Birkaç fotoğraf çekip Pam Bok’tan ayrıldık.
Yeniden motorumuza bindiğimiz de selenin üstüne oturmak hiç de kolay olmadı. Sıcak kavrulmak deyimi onun için az kalırdı. Yeni hedefimize ulaşmak için 12 km daha yol almamız gerekiyordu. Bu durumda yeniden yola koyulduk.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder