13 Nisan 2010 Salı

AU, DARWIN "Couch Surfing"




CLEVA VE AILESI
Gerçek anlamda çok yakışıklı olan bu genç adamın nasıl oluyor da biri 4 yaşında diğeri 9 yaşında iki çocuğu olabiliyordu akıl sır erdiremiyordum. Üstelik, çocukların annesi de meydan da yoktu ve onlara kendi bakıyordu. Ve bunu her nasılsa çok da iyi beceriyordu. Avustralya’da evlerin kapısında zil dahi yok, yani komşuluk veya ziyarete gitmek gibi kavramlar ile zaman kaybetmek yerine hayatın çok daha farklı yerlerinde kesişmeyi tercih ediyorlar. Siz dilerseniz buna bencil ve mesafeli olmak deyin ben de dilersem kendi yaşam alanlarını korumakta olduklarını söyleyeyim. Değişen bir şey yok. Bunu söylüyor olmama rağmen Darwin’den ve o garip durgun enerjisinden hiç keyif almadığımı itiraf etmeliyim. Ama Cleva’yı ve ailesini tanıdıktan sonra, artık biliyorum ki, hiçbir şey aslında gözüktüğü gibi değil. Dünyanın her yerinde, kendini bir şey zanneden veya gerçekten bir şey olan ama bunun reklamını yapmaktan haz eden milyonlarca insan var. Bir diğer yandan da mesafesini koruyan ama istediğinde veya yakın hissettiğinde okyanus kadar derinleşebilen insanlar var. Burada ki kültleşmiş bu enteresan kültürü sorgulamıyorum bile. Evet bu insanlar evlenip aile kurmaktan haz almıyorlar. Bu insanlar, birlikte yaşamak ile yeterince çok şeyi zaten başarıyorlar. Onlara göre kağıt üzerinde evlenmenin hiçbir faydası veya anlamı yok. Bu durumda Cleva’da tam bir Avustralyalı diyebiliriz. Şuan ilgilendiği 2 kız çocuğu dışında bir de yeni doğmuş 4 aylık erkek çocuğu var. Üstelik, henüz çocuklarının haberinin olmadığı bir tane daha başka bir kadından dünyaya gelmek üzere yolda… Kısaca, kendi özgür yaşamlarını ellerine almış bu güçlü ve güzel kadınlar, genleri kuvvetli olan bu yakışıklı adamdan çocuk yapmaktan kendilerini alamıyorlar. Bu öyle bir cazibe olsa gerek ki, uzun bir süre sperm donörlüğü yapması için insanların yalvarmalarına sonunda karşı koyamayıp, bundan 2 sene evvel internet üzerinde kendine bir profil açmış. yoğun zamanlarında gerçekten çocuk isteyen, maddi durumu özellikle yerinde olan, lezbiyen veya yaşı gelmiş kadınlara da ayrıca yardımcı oluyor.


Az buçuk hippi olan Cleva’yı, sohbetini ve çocuklarını çok sevdim. Henüz eve geldiklerinde çocukların ikisi de açız deyip duruyorlardı. Ve elbette sıradaki gizemli soru gelip Cleva’yu buldu “ Baba, akşam ne yiyeceğiz? Pizza yesek olur mu?” sorunun cevabı karmaşıktı, yandan bana bakarak “Bilmem, aslında Jessie oldukça iyi bir aşçıymış, belki bize bir şeyler yapar “dedi. Couch surfing için araştırmalarımızı yazarken, kendi özelliklerimizi de eklemeden geçmiyorduk. Eh ben iyi yemek yapıyordum ve Vanessa’da dans konusunda yarı profesyonel olarak çalışıyordu. Bu durumda hünerlerimizi göstermek durumundaydık elbette, yalan söylüyor olamazdık ya. Böylece aldım elime sazı ve geçtim mutfağa…


HERHANGİ BİR MUTFAKTA YEMEK

Cleva bir vejetaryendi. Yani evde sebze dışında neredeyse hiçbir şey yoktu. Eh buna da şükürdü de; dolabı açtığımda karşıma sadece domates, soğan, patates, biber ve havuç çıkmıştı. Böylece 2 ayrı yemekmiş gibi sebzeleri pişirmeye karar verdim. Soyalı ve ballı patatesleri birlikte tava da döndürüp, kızarmakla pişmek arasında bıraktım. Kavurduğum soğanlar ile domatesler ile biberler ve havuçları karıştırıp bir de üzerine yumurta kırdım. Böylece Çin sebzeleri gibi oldular. İş pilava gelince, onlara çok şık bir tencere pilavı pişirmek arzusu içinde yanıp tutuşurken, bir de baktım ki böyle bir kap yazık ki evlerinde mevcut değil. Nitekim 40 dakika içinde tencerelerde olan buharda pişmiş pilav ve avokado salatasıyla birlikte akşam yemeğimiz artık hazırdı. Ufaklıklara servis yapmak benim için bir şerefti. Nitekim çok beğendiler. Ve hemen ardından o çocuksu konuşma ile şahane bir yorum geldi “Baba, sen zaten yemek yapmaktan nefret ediyorsun, biz her akşam evimizde birilerini ağırlasak onlarda bize yemek yapsalar olmaz mı?” dedi ve hepimiz gülmekten kırıldık. Çocuk aklı işte, aslında ne kadar basitti dünya, elbette neden pişirmesinlerdi ki?


Ve yemekten hemen sonra onlar babalarıyla birlikte yoga’ya giderken biz Vanessa ile birlikte evde kaldık… 2 saat sonra geri geldiklerinde ise yolculuğumuzdan ve onun yaptığı yolculuklardan bahsetmeye başladık. Saatler süren keyifli sohbetimiz ardından saatin ne kadar da geç olduğunu fark etmemiştik bile. Eşyalarımızı toparlayıp, muhteşem misafirperverliği için Cleva’ya teşekkür edip yataklarımıza yattık. Ne de olsa saat 03.00’te taksi bizi almak üzere kapıya gelecekti…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder