Bu sıcakta bir de “hot spring” e girmek için sanırım çıldırmış olmak lazım. Hissedilen sıcaklığın 40 derece olduğu bir şehirde,kaynama noktasına az sora ulaşacak olan suyun içine girmek kadar manasız bir davranış daha Tayland’da görmedim. Aslında geldiğimiz resort bir spa olarak hizmet veriyordu. Yani burada doğanın içinde, bambudan bungalow’ların içinde konaklayıp, önce vücudunuzu ısıtmak için hot spring’e girip, sonra şok için soğuk havuza kendinizi attıktan sonra, en mükemmelinden bir Thai masajı alıp, Mango Shake’iniz eşliğinde huzur içinde birkaç gün geçirebilirsiniz. Nitekim her yer yüz yıllık, yağmur ormanlarıyla çevrili. Bütün resort boyunca bir tek gürültü, patırtıya rastlamadık. Üstelik dışarıdan geliyorsanız hot spring’e veya havuza girmek tüm gün boyunca sacece 1.5 $ dolar. Elbette Tayland’a göre sudan ucuz değil, çünkü su burada neredeyse 1.5 cent. Kısaca kısıtlı zamanı olan bizler için burası pek uygun değildi ama uzun bir günü burada huzur içinde geçirmek için dahi gelinebilir…
Bu durumda saat neredeyse 15.00 olmuştu, motoromuzu geri bırakıp akşam en son otobüs ile saat 16.00’da yeniden Chiang Mai’ye, yolculuğumuz boyunca en sevdiğimiz arkadaşlarımız Lis ve Young ile buluşmaya gidiyorduk. Aynı çığlın yoldan dönecek olmak, ikimizi de biraz ürkütüyordu ama olsun. Her gidişin bir de dönüşü vardı öyle değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder