25 Nisan 2010 Pazar

THROUGH THE EAST COST “BOWEN”













Erken kalkan yol alır değil mi? Peki ya her sabah, kalkıp önce kahvaltı edip sonra denize girmek nasıl fikir? Bence şahane bir fikir de, senin Nisan ayında Avustralya’nın güneyine yolculuk ediyorsanız bu ihtimaliniz oldukça düşük demektir. Biz onun yerine yağmur banyosu yaparak, hafif rüzgarlı hava da karavan sürmenin keyfine varıyoruz.
Neredeyse hiç durmadan 3 saatte ortalama 750 km yol aldık. Sonunda Bowen’e ulaştığımız da yoldan hipnotize olan beynim ve kan çanağı gözlerim ile yorgunluktan uyumak üzereydim. Yol gerçekten de yoruyordu, gerçekten de insanı hipnotize ediyor ve uykusunu getiriyordu insanın. Biraz ilerledikten sonra Proserpine yolu üzerinden “Arlie Beach”e ulaştık. Burası dünyanın en mükemmel kumsallarına ulaşmak için gidilen en popüler liman şehriydi. Elbette fiyatlar tavan yaptığı için, ben tur almayı göz önüne bile almazken, Vanessa bir yandan bu fırsat kaçar mı diye düşünüyordu. Nitekim ikimizin de son kararı yola devam etmek oldu. Sadece Şnorkel yapmak, ve 3 tane adanın etrafında gezinti yapmak için 115$ ‘ı şahsen ben gözden çıkartamadım.


Bir sonraki durağımıza doğru yola çıkmadan evvel, uygun bulduğumuz bir köşeye çekerek öğlen yemeğimizi en iştahlı şeklimizle yedik. Ve şimdi istikamet 70km güneyde bulunan Mackay kentiydi. Yol boyunca arabayı Vanessa kullandı. Zaman zaman attığı çığlıklarla ödümü kopartıyor olmasına rağmen onu aslında anlıyordum. Geçen gün yol da giderken birden yine “Hayır yaaa, aaaaaaa… Ya gittt” diye bağırınca, ne oluyor acaba kamyonun teki üzerimize mi geliyor? Sonumuz geldi mi? Derken meğer, mavi renkli bir kelebeğin arabanın önünde bulunan korumalığa rüzgardan sıkıştığını gördüm. Meğer kelebeği öldürdüğü içinmiş bu acı dolu feryat. Nitekim o uzunca bir süre mutsuz kaldı, benim de kalbim uzunca bir süre hızlı atmaya devam etti. Çünkü gerçekten de çarpılmıştım.


Saat 16.00 sularında Mackay’e ulaştık. Şimdi işin en can alıcı ve sıkıntılı kısmına gelmişti sıra. Karavan park alanı bulmamız gerekiyordu. Her zaman olduğu gibi önce turist bilgilendirme ofisine gittik. Geldiğimiz yol da ki bir kumsal kenarında hoş bir park alanı olduğunu öğrendik. Ancak 12km kuzeye gitmek hiç de işimize gelmiyordu. Ama şahsen ben bu gece düzgün bir yer de konaklamak istiyordum. Sakin, sessiz, sıcak suyu olan ve kesinlikle elektriği olan bir alan. Yorgunluktan tam da kırılmak üzereyken sonunda “black beach” te bulunan “seawind” adlı park alanına ulaştık. Geceliğine 28$ ve 60 cent verdikten sonra artık hepimiz huzura ermiştik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder