Turistik bilindik gezilerden farklı,birkaç günde değil emek vererek hazırlanmış, gerçek deneyimlerin yer aldığı, alışılmışın dışında bilgilere yer veren, görsel zenginliği bol olan, interaktif ve samimi bir gezi portalı. Hiç birşeyin imkansız olmadığının kanıtı, her yolun öyle veya böyle asla geri dönülmez olmadığının simgesi. Gezen gezmeyen, ilgilenen ilgilenmeyen, seven sevmeyen herkesin kendinden bir şeyler bulduğu kaçamak noktası.Dünya sadece sizin etrafınızda dönüyor! Şimdi keşfetme zamanı.
26 Nisan 2010 Pazartesi
FRASER ISLAND "Basin Lake"
İncecik, bembeyaz kumların etrafını yuvarlak bir biçimde orman sarmıştı. Ve hemen ortasında durgun göl tüm ihtişamıyla bizi çağırıyordu. Ancak hava benim suya girmem için fazla serindi. Üstelik güneş sabahtan beri bize yüzünü pek az göstermişti. Neredeyse uzun kollu t-shirt ile duruyordum. Ve soyunup o gölün yumuşak ve tatlı sularına her ne kadar kendimi bırakmak istediysem de yapamadım. Elbette aramızdan 3 kişi oldu. Ama sadece okadarcık. Daha sonra öğle yemeği yiyeceğimiz alana ya yürüyebilirdik ya da otobüs şoförümüzle yola devam edebilirdik. Her neden yorgun hissettiğimi bilmiyorum ancak o yolu yürümek nedense hiç içimden gelmedi. Ve tur rehberimizle sohbet ederek yol almayı tercih ettik. Adanın şuan da “wet season” yani yağmurlu zamanı olduğu için yerler ıslaktı ve çoğu göl de ağzına kadar doluydu. Geçtiğimiz çoğu yerde ağaçların kovuklarının paramparça yerlerde olduğunu gördük. Meğer yağan yağmur ve rüzgar nedeniyle, kökleri kuma yeterince bağlanamayan ağaçlar bu hava şartlarına dayanamayıp kendilerini yere atıyorlarmış. Koca koca ağaçların yosun tutup yine de ormanın bir parçası olmaya devam etmeleri ise inanılmaz bir mizansene yola açıyordu. Bu durumda yürüdüğümüz alan dışında, zemini görmek neredeyse imkansızdı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder