11 Nisan 2010 Pazar

SINGAPORE, ONE DAY EXPERIENCE








Yollar boyu yürüdükten sonra aylardır hasretini çektiğimiz sinemaya gitme istediğimizi burada tatmin etmeye karar vermiştik. Koşar adımlarla gediğimiz alışveriş merkezinin üst katına çıktık. Hemen 3D “Alice In Wonderland” filmini sorduk ama çoktan yayından kalmıştı. Bu durumda el mahkumu yine 3D “Trainin the Dragons” adlı fantastik çizgi filme girmeye karar verdik. Saat ise henüz çok erkendi, yani Burger King yenmezdi de başka ne yapılırdı. En büyük seçim hamburgerimi sanki İstanbul’da Kanyon’daymışımcasına yedim bitirdim. Vanessa ise McDonald’s yemeyi tercih etti. İkimiz de çocuklar gibi mutluyduk. Tek sıkıntımız bu çılgın klimalardı. Bir şehir bu kadar sıcak ve nemliyken, bir alışveriş merkezi, bir sinema bu kadar soğuk ve kuru nasıl olabilirdi. Parmak uçlarımın önce morarıp sonra da donma kıvamına ulaştığını söylesem inanın abartmış olmam.


Film bittiğinde henüz günün ortasına gelmiştik. Yine kendimizi sokaklara attık ve yollar boyu yürümeye başladık. Evet şimdi sıra ülkenin kutsal hayvanı olan Balık ve Aslan karışımı heykeli ziyaret etmeye gelmişti. Ama o da neydi? Yağmur başlamıştı. Güneşten korunmak için kullandıkları şemsiyelerini şimdi de yağmurdan korunmak için kullanıyorlardı. Ne kadar da pratik olduklarını düşünmeden edemedim doğrusu… Birkaç fotoğraf çekip, hafifçe ıslandıktan hemen sonra China Town’a yürümeye karar verdik.
Belki de pek iyi bir fikir değildi bu ama, burada yapılması gerekenler listesinin başında yer alıyordu. Bu durumda tabana kuvvet yine yürümeye başladık. Çin mahallesine geldiğimiz de burada fazla bize göre bir şey olmadığını keşfetmemiz çok zamanımızı almadı ve hemen metroya binerek “Orchard Road” a doğru yol aldık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder