5 Nisan 2010 Pazartesi

HILL TRIBES “Elephant Riding”









Aynı Fil’e 4 kişi binmek de nereden çıktı hiç bilemiyorum.. Her birimiz hayvan hakları, aman şu bu derken bir de baktık ki filler senin benim bildiğimden çok daha güçlüymüş meğer. Eh öyle de gözüküyorlar ne yalan da, yine de hem üzerine basmak hem de 4 kişi olma fikri bizi biraz tereddüde soktu ne yalan…
Sonunda Vanessa fil’in boynuna oturacak şekilde biz de arkada Koreli çift ve ben olmak suretiyle yola koyulduk. Elbette arkamızdan gelen bebek filin oyun oynama heyecanı, bizim filin bulduğu her ağacın dallarını koparma hevesiyle önümüze çıkan tüm su birikintilerini hortumuyla kafamızdan aşağıya boşaltması bize oldukça renkli bir tur yaşattı.


Yarı yolda Vanes ile yerleri değiştik. Ah fil ne kadar da sıcak bir şeydi öyle… Ya o tüyleri. Kafasına ellerimi koydum ki dengede durabileyim ama ata binmek gibi değildi ki canım.. At ileri geri bir salınım içinde seyir ederken, fil sağa sola kıvırtıyor, koskoca cüssesini dengede tutmak için ekstra bir çaba sarf ediyordu. Arada bir sağ olsun o koca kulaklarıyla bacaklarımı sıkıştırıyordu da düşme tehlikesi geçirmekten uzaklaştırıyordu insanı. Ah çok keyif aldım. Bir hayvanın bire bir üzerinde, kalp atışlarını hissederek yolculuk etmekten daha keyifli bir şey daha bilmiyorum….
Elbette fil maceramız sona erdikten hemen sonra, yine ormandaki çılgın yürüyüşümüz başladı… En son geldiğimiz köy evinde yediğimiz şahane muzlar ile son bir enerji toplayıp, bizi almaya gelen kamyonetin arkasına kelimenin tam anlamıyla yıkıldık. Ancak henüz gezimizin sonuna gelmemiştik. Şimdi sırada rafting vardı ve göle gidiyorduk.

1 yorum: