11 Nisan 2010 Pazar

SINGAPORE, ART GALLERY











İçeride Fellini namına pek bir şey yoktu ancak, diğer her şey görülmeye değerdi. Singapur tarihini,modasını, yemek kültürünü öğrenmek için müthiş bir yerdi burası. Fazla zamanımı olmadığı için bir galeriye normalde ayıracağımız vaktin beklide sadece 10’da 1’ini ayırdık buraya. Ancak her şeye rağmen, sanatın içinde olmak çok keyifliydi.


Bir oda da, yemek kültürünü, pirinç tarlalarını anlatan filmleri seyrederken, diğer bir oda da yemek yaparken kullandıkları tüm baharatları koklama şansına erişiyorduk. Bir oda da, 1960’larda kullanılan torbalar sergileniyordu ve öğrendiğime göre 1960’a kadar Singapur’da alışveriş merkezi veya Pazar yerinde alışveriş yapmak mümkün değilmiş. Bu durumda bu insanlar nasıl yaşıyormuş bilemiyorum ama ben serginin yalancısıyım. Diğer bir odanın içinde ise, 1960’dan bu yana ülkede ki giyim moda kültürünü görmek mümkündü. Hem kıyafetleri canlı görmek hem de konuyla ilgili filmler seyretmek üzere dizayn edilmişti. 1965 yılına kadar ülke İngiliz sömürgesi olduğu için beklide bir çok yenilikten geri de kalmıştı.


Singapur’; Çılgın bir şıklık olarak da tanımlayabilirim. sanki Avrupa’dasınız ama her yer Asyalı insanlarla dolu. Ya konuşulan dilin İngilizce olması. Neredeyse kimse başka bir dil konuşmuyor. Sadece Çinliler aralarında Çince konuşuyor ama bunun dışında topluluğun kulağınıza çalınan sesi tamamen İngilizce olarak geliyor. Bunun dışında ilgimi çeken bir diğer konu ise alışveriş merkezlerinin girişinde hiç güvenlik olmayışı. Yani elinizi kolunuzu sallaya sallaya giriyorsunuz buraya ve aynı şekilde de çıkıyorsunuz. Belli ki herkes huzur içinde yaşıyor ve belli ki burada aynı zamanda bir çok yabancı da yaşıyor. Etrafta yüzlerce Avrupalı görmek mümkün…
Neredeyse 10 saat geçirdiğimiz bu enteresan ülke görülmeğe değerdi. Daha uzun kalacak olsaydım da gideceğim yer gece değişik bir ışıkla ormanda hayvanları seyredebileceğim tur’dan başka bir şey olmazdı sanırım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder